S.S.S.
Duyusal deneyimlerimiz arasında bildiğimiz dokunma, görme, ses, koku, tat duyuları ile hareket, beden farkındalığı ve iç organ duyusu yer alır. En yalın tanımla, beynin vücudumuzdan ve çevremizden duyularımızla aldığımız bilgileri organize etme, kişisel deneyimlerle yorumlama, buna göre uygun hareket ve davranış oluşturma sürecine Duyu Bütünleme denir.
Duyu Bütünleme için standart olan Duyu Profili değerlendirme formunun ebeveyn ya da ilk bakım vereni tarafından doldurulması istenirken, profesyoneller tarafından bire bir özelleşmiş diğer testlerde uygulanır.
Duyu Profili, uygulanan çocuğun yaşına uygun özelleşmiş sorulardan oluşan kapsamlı bir değerlendirmedir. Fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimimizi etkileyen duyu bütünleme sürecini analiz ederek çocuğun duyuları algılamasını ve buna verdiği davranışsal cevapların kapsamlı değerlendirmesini yani çocuğun davranışlarını anlamlandırmanızı sağlar.
Duyu profilini bilmek ve güçlendirmek, çocuğun yaşam kalitesini arttıracaktır.
Duyu Bütünleme Bozukluğu, merkezi sinir sisteminde oluşur. Beyin, gelen duyusal uyarıları alamaz, organize edemez ya da bu verileri yorumlayarak anlamlı ve tutarlı bir cevap oluşturamaz ise günlük yaşam zorlaşır ve öğrenme kısıtlanır. Duyu Bütünleme Bozukluğu olan çocuk dikkatini toplamayabilir, agresif/sakin olabilir, elindekileri düşürebilir, sese aşırı/az duyarlı olabilir, yüz ifadelerini okuyamayabilir, devamlı bir yerlere çarpabilir, istemeden de olsa başkalarına zarar verebilir. Bunları istemediğinden değil, yapamadığından dolayı düzeltemiyordur.
Duyu Bütünleme terapisinin en belirgin yanı çocuğun keyifle yapacağı oyunlara dayalı olmasıdır. Terapiler, zenginleştirilmiş duyu odalarında, çocuğun duyu profiline uygun eğlenceli deneyimler şeklinde yapılandırılır. Oyunlar sadece o anda etkili olmaz, zaman içinde sinir sisteminin yapılandırılmasına yardımcı olur. Zorlu durumlarda oluşturabileceği duyusal stratejiler oluşturulmasına katkı sağlar. Sonuç olarak çocuk zorlu durumlara daha iyi tahammül edecektir. Bu yaklaşım sosyal katılımını, kendine güvenini ve beceri gelişimini de arttırır.
Öğrenmenin temelini oluşturan Duyu Bütünleme’nin bozukluğu, üst gelişim basamaklarına geçişi engelleyecektir. Ergenlik dönemine giren çocukta davranış ve alışkanlık halini alacak ve okul, ev, daha sonraki ki iş hayatını olumsuz etkileyecek izler bırakacaktır. Bu nedenlerden dolayı bebeğinizin normal gelişim basamaklarını takip etmeli ve uzman görüşüne başvurmalısınız.
Duyu Bütünleme Terapisinin temelinde oyun vardır. İhtiyaçlara yönelik düzenlenen özel ortamda, duyusal uyaranlara yönelik materyaller ile çocuğun aktif katılımı sonucunda uyumlu cevaplar ortaya çıkarması ve günlük yaşantısında bunları kullanması sağlanır. Zemin ve duvarlar yaralanma ve sakatlıkları önlemek için yumuşak materyallerle kaplı olmalıdır. Terapi sırasında kullanılan materyaller sağlığa zarar vermeyen, temizliği kolay ve hijyene uygun olmalıdır.
Teşhis edilen bir hastalığı olmamasına rağmen aşağıdaki belirtilerden birkaçına sahip olan bebeğinizi duyu bütünleme değerlendirmesine alması için bir uzmana danışabilirsiniz.
-Uykuya dalmada zorluk, yatak seçme, kişi seçme, çok sesli/sessiz ortamda uyuma problemlerinin yaşanması
-Bebeğin bütün vücudunun/bir kısmının çok gevşek ya da sert olması
-Bebeğin herhangi bir şekilde (sallama, sabit tutma, farklı ortamlarda bulunma, oyuncaklarla, annesi ile) sakinleşmemesi
-Yeni kişiler, oyuncaklar, ortamlarda huzursuzlanarak agresifleşmesi, aşırı tepki göstermesi
-Aynı tür gıdaları tercih etmesi. İlk defa denediği gıdalarda tepkisel davranması
-Anneye, babaya, oyuncaklara, battaniyeye, farklı dokulara sürekli dokunmak istemesi ya da hiç dokunamaması
-Sıkı kıyafetler, dokunulmak, sarılmaktan hoşlanmaması ya da çok istemesi
Herhangi bir çevresel ya da biyolojik faktör nedeniyle doğum öncesi, doğum sırası ve sonrasında yaşanan problemler nedeniyle fiziksel, zihinsel ve duyusal gelişimsel gerilik görülme olasılığı yüksek olan yenidoğan “Riskli bebek” olarak adlandırılabilir.
Prematüre doğum, zor/ters doğum, yeni doğan reflekslerinin zayıf ya da olmaması, sosyal iletişim yokluğu, ışığa ve sese duyarsızlık, gevşek ya da sert bebek olması, sakinleşememe ya da çok sakin olma, sürekli ya da hiç ağlamama, nöbet geçirme gibi belirtilerden bir veya birkaç tanesinin olması yeni doğan bebeğin uzman tarafından değerlendirilmesini gerektirir.
Riskli Bebek tanımına uyan her bebekte fiziksel, zihinsel, duyusal ve dil gelişimi alanlarının bir veya bir kaçında gerilik olacağına dair kesin kanıtlar yoktur. Ancak risk faktörleri göz önünde bulundurularak ilgili uzmanlarca takibinin yapılması tavsiye edilir.
Bebeğinizin doğumu ile ebeveynlik duygularının yanında endişe ve yetememe duygularını da hissetmeye başlamanız çok normal. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı tarafından yapılan rutin kontroller dışında bebeğinizde sizce yolunda gitmeyen bazı belirtiler görebilirsiniz.
Tek çocuk olması ya da etrafınızda eşlenik bebek olmaması endişelerinizi arttırabilir. Akrabalarınıza ya da çevrenize değil mutlaka uzman kişilere danışarak doğru bilgi almalısınız.
Bebeğin tipik gelişim basamakları, aşı takvimi, beslenme, günlük bakımı, banyo, uyku, rutin kontroller gibi konularda detaylı bilgileri doktorunuza danışmanız gerekir
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı tarafından detaylı takibi yapılan bebekte herhangi bir olumsuz durum ya da risk görülmesi durumunda Çocuk Nöroloji, Çocuk Kardiyoloji, Çocuk Endokrinoloji, Çocuk Göğüs Hastalıkları, Çocuk Alerji, Çocuk Nefroloji, Neonataloji gibi yan uzmanlık dallarına sahip branşlara yönlendirme yapılır.
Riskli bebekler sağlık profesyonelleri tarafından değerlendirmeye ve takibe ihtiyaç duyarlar. Kulak Burun Boğaz Doktoru ve Göz hasatlıkları Doktoru da ekipte önemli bir yer tutar.
Çocuk Nöroloji Uzmanı tarafından tanı konması döneminde ya da tanı konduktan sonra ihtiyaç halinde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon desteği uygulanması için ebeveynlere öneri sunulabilir. Önerilen bebekler Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı tarafından yapılan detaylı muayene sonucunda fizyoterapi desteği almaya başlayabilir.
Pediatrik Fizyoterapi alanında deneyimli ve eğitimler almış bir fizyoterapist tarafından riskli bebeğin desteklenmesi en doğru seçim olacaktır.
Kas-iskelet sisteminin katılımı ile gerçekleşen tüm hareketlere motor beceriler denir.
Kaba motor beceriler, gövde, kol ve bacak kasları gibi büyük kas gruplarının katılımı ile gerçekleşen tüm becerileri içerir. Kaba motor becerilerin gelişimi, vücudu bir yerden başka bir yere hareket ettirmede kullanılan tüm kas-iskelet sistemi davranışlarını ve nesneleri fırlatmayı ve tutmayı içeren nesne kontrol becerilerini ele alır. Sıçrama, zıplama, takla atma vb.
İnce motor beceriler, genellikle el-göz koordinasyonunu kullanarak vücudun küçük kaslarının tam olarak kontrolünü gerektiren becerileri içerir. Hareketli nesnenin gözle takibi, kalem tutma, fermuar çekme vb.
Pediatrik Rehabilitasyon multidisipliner bir çalışma ekibi gerektirir.
Riskli bebekte tespit edilen fiziksel gelişim geriliğinin desteklenmesi için gerekli tüm fizyoterapi tekniklerinin en erken dönemde uygulanmaya başlaması çok önemlidir.
Beyin gelişim hızı yaşamın ilk üç yılında çok hızlıdır. Bu altın değerinde ki zamanın doğru kullanılması ile riskli bebek yaşıtlarını yakalayabilir ya da kazanımlarını arttırabilir. Fonksiyonel ve psikolojik bağımsızlıklarını kazanmalarında fizik tedavi ve rehabilitasyon önemli bir tutar. Özel egzersiz ve tutuş tekniklerinin uygulanması, yardımcı destek ekipmanlarının tespiti, ev programının oluşturulması ve aile eğitimini kapsayan pediatrik rehabilitasyonda amaç çocuğun ve ailenin yaşam kalitesinin artmasıdır.
Bebek ve çocukların fiziksel, zihinsel, dil, sosyal ve duyusal gelişim basamakları takibi için pek çok ulusal ve uluslararası test profesyoneller tarafından uygulanır. Bir veya daha fazla basamakta görülen normalden sapma oranlarına bakılarak ilgili profesyonel desteğe yönlendirme yapılır.
Beyin gelişiminin %80’i yaşamın ilk üç yılında olmakta. Bu nedenle erken tanı, erken müdahale ve erken fizyoterapi ile maksimum bağımsızlık sağlanabilir.
Pediatrik Fizyoterapi alanında deneyimli ve eğitimli bir fizyoterapist tarafından verilen ev düzenlemesi ve programı, aile eğitimi ve bireysel terapi sonucunda bebeğinizin normal nöromotor gelişimini yakalayana kadar fizyoterapiye devam etmesi tavsiye edilir.
Normal gebelik süresi 40 haftadır. Bir bebeğin sağlıklı olması için Dünya Sağlık Örgütü’nün kabul ettiği 5 kriterden biri bebeğin zamanında yani 37 ile 41. Haftalarda doğmasıdır. 37. Haftadan önce doğan bebekler “Prematüre Bebek” ve doğuma da “Prematüre Doğum” denir.
Dünyada doğumların %10’u, Ülkemizde ise %12’si 37. Gebelik haftasından önce gerçekleşmekte. Her yıl Türkiye’de 150 bin bebek erken dünyaya geliyor.
Annenin küçük yaşta olması, bağımlılık yapan maddeler (alkol, sigara), yetersiz beslenme, kansızlık, gebenin genital ve üriner sistem enfeksiyonu olması, preeklampsi, HELLP sendromu, çoğul gebelik, plasentanın erken ayrılması ya da doğum kanalını tıkaması, annenin hayati tehlike yaşaması ya da düşme, çarpma , travma yaşaması gibi pek çok nedenle erken doğum gerçekleşebilir. Erken doğumların üçte birinin nedeni bilinmemektedir.
Erken doğuma yol açacak risk faktörlerinin varlığında önlem alınması bir süreliğine doğumu geciktirebilir. Ancak yine de engellenemeyebilir.
Doğum haftası ve doğum kilosu düşük olan prematüre bebekler, anne karnındaki gelişimlerini tamamlamadan dünyaya geldikleri için erken doğduğu haftaya göre bir çok sistemik ve fizyolojik gelişim geriliği ile doğar. Akciğer, karaciğer, böbrek, göz ve bağırsaklar başta olmak üzere organlarda ve kas-iskelet sistemindeki gelişim gerilikleri her bebekte farklılık gösterir. Solunum problemleri, beyin hasarı, beyin içi kanama, hidrosefali, göz problemleri, reflü, sindirim sistemi problemleri, kansızlık gibi durumlarla sık karşılaşılır.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı ve Çocuk Nöroloji Uzmanının değerlendirmesinden sonra fizik tedavi gereksinimi belirlenen prematüre bebekler erken dönemde pediatrik rehabilitasyon programına alınarak fiziksel, bilişsel, duyusal gelişim alanlarında desteklenmelidir.